1 Ekim 2011 Cumartesi

bahtiyar / 15.gün


Uzun bir aradan sonra rahat bir yatakta uyku uyudum. 09:00 civarında telefonun alarmıyla uyandım erkenden denize girmek için. Olcay'ı uyandırdım, gittikm sahile, su buz gibi, hava rüzgarlı, deniz dalgalı. Direk geri döndük. Eşyalarımızı toplayıp arabaya yerleştirdik. Olcay ve Uğur'un gidiş yolunda içtikleri işkembe akıllarında kalmış, geri döndük Selaniğe. Yemek faslı bittikten sonra tekrar yola çıktık, navigasyon ses çıkarmadan gıcıklık yapıyor Olcay'a, Olcay navigasyona bağırıyor, doktor önde, ben de yapacak birşey yok, uzandım biraz.

Hurdalık veya parça bulma ümidiyle ara yollardan gidiyoruz, yolda kantin yazan bir barakada durduk frape içmek için. Uğur sordu, yokmuş. Ben su almak için gittim aynı yere, 2 frape 1 bira aldım :) Biraz ilerledikten sonra bir hurdalık, hurdalığın içinde de T2 gördük. Hurdalık kapalı ama yan komşusu çok ilgilendi bizimle. Normaldir, babası Yozgat Akdağmağden'liymiş. Bizi hurdalık sahibinin diğer dükkanına kadar götürdü. Geri dönüp girdik bus'un yanına, parçalar sağlam ve güzel ama parası daha da güzel. Anlaşamayıp yola devam ettik.

Yolda aldığım bir haber hem üzdü, hem de tüm tadımı kaçırdı. Yemek yiyecek iştahım da kalmadı. Alexandroupoli'de market alışverişi yaptıktan sonra Olcay ve Uğur yemek yedi, ben arka koltuk, bira-can sıkıntısı. Elimi korkak alıştırmadım bira konusunda, tek amacım bir an önce uyumaktı. Gümrük işlemleri sonrasında uyudum, gözümü açtığımda evin sokağına gelmiştik bile. Bu da hem 15. günün hem de gezinin bitişidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder