2 Ekim 2011 Pazar

Ugur / Selanik-İpsala ve SON

Akşamüstü Yunanistan’ dayız.  Kısa bir yolalışın ardından da Selanik.

            Denize girmek ve duş alabilmek için kamp yeri bakmayı kararlaştırdık. Şehrin dışına çıkıyoruz orada da ne yazık ki bulamadık. Bulduğumuz yerler ya sezon itibari ile kapalı yada tamamen kapanmış oluyor. Biz de daha fazla yorulmamak ve zaman kaybetmemek için Bu sefer de hotel yada oda kiralamayı düşünüyoruz. Hesaplı bir şekilde 2 oda kiraladık birinde Olcay diğerinde ikimiz kaldık. Basit bir akşam yemeğinin ardından odalara çekildi herkes.
Gece deniz pek hoşuma gitmediği daha doğrusu temiz bulmadığım için denize girmekten vazgeçtim. Sabah olunca Bahti ile Olcay şanslarını denediler ama denizin dalgalı ve bulanık oluşu onları da vazgeçirdi. Çıkışın ardından önce şehre inildi. Siyah-beyaz renklere sevdalı dostumuz ‘’ Paçacı Kriyakos ‘’ un dükkanına uğruyor ve midemizi karışık bol sirke ve sarımsaklı sakatat çorbası ile  şenlendiriyoruz. (Ağzımın suyu her aklıma geldikçe sulanıyor)
Ardından yola koyulduk hurdacı aramak için. Bulduğumuz eleman ile anlaşılamadı. Kaldı ki bir iki parça bişey alınacaktı ama fahiş fiyatları yüzünden eli sıkılıp ayrılındı. İlk durak Kavala. Bu arada, yolda Frappe içmek için kendisiyle konuştuğum kadının niye bana Yok, Bahti’ye Var dediğini anlamakta zorlanıyorum...!!!   Kavala’nın ardından Alexandropoli... Burada Olcayla ben inip nefis deniz ürünlerini, yunan salatası ve kabak kızartması eşliğinde silip süpürüyoruz. Ve son dönemeç: 22.30 sularında İpsala’dan giriş.       

              Tam tahmin ettiğimiz ve planladığımız gibi 15 günde tur tamamlanıyor. Yorgun ama bir o kadar mutluyuz yollarda olmanın, vakit geçirmenin, izler sürüp yeni yerler görmenin ve insanlar tanımanın verdiği  birikim ile biraz daha göz ve gönlümüzün açıldığını hissediyoruz. Mamafih küçük sıkıntılar, stresler olmadı değil bu yaşanan onca süre içinde, bu bir YOL hikayesi olduğuna göre olması gerekirdi zaten. Geriye hatırlanacak olan cepleri silkelediğimizede dökülecek olan güzel anılar ve birçok kişinin kolay kolay gerçekleştiremeyeceği bir ‘’Çılgınlık’’ kalacak.

Teşekkürler:
                       Bizi sorunsuz getirip götüren 1969 model İhtiyar’a...
                       Bizi gördüklerinde gülümseyip, el sallayıp, fotoğrafımızı çeken aracı ne olursa olsun yolda bizi sollayan insanlara...
                        Yolda bizlere eşlik eden bisiklet sürücülerine...
                        Tanıştığımız ve tanıdığımız yeni dostlarımıza...
                        İstanbul Arzu Oto’nun mükemmel dost ekibine ve Ankara Hüseyin Usta’ya...
                        Desteğini eksik etmeyen ailelerimize ve arkadaşlarımıza...
                        Yolda bizlere eşilk eden yüzlerce müzisyene ama yerine göre cuk diye oturan özellikle Rashit, Kudret Kurtcebe, Gökalp Baykal, Gökhan Semiz ,Mansur Ark, Barış Manço’ya , Amy (RIP), 16 Horsepower, Dylan, Johnny Cash, John Denver, Rammstein, Skyclad, Grand Magus, Onkel Tom, Quilapayun ve  İnti İllimani ‘ye...
                        ESAS olarak da bu kaçamağı birlikte yaptığımız ve kendi adıma onlarla bu yola düşmüş olmaktan mutluluk duyduğum dostlarım YolDAŞ larım hayali, ekmeği, suyu, birayı paylaştığım Bahiyar ve Olcay’ a ve bu şansı bizlere sunan Hayat'a              
                                                                                    TEŞEKKÜRLER....
                       
               
                        
                        
        

1 yorum:

  1. Harika çocuklar..Benimde yunandan beri sizleri heyecanla takip ettiğim ,her yazınızdan keyif aldığım ve zevkle okuduğum bu paylaşım için şahsım adına üç'ünüzede teşekkür ederim:)Dünya küçük bir yerlerde tekrar apansız görüşmek üzere diyelim o zaman..Vosçakalın:))Ali... ''Bu arada sık kullanılanlardan da silmenin zamanı geldi:) ''

    YanıtlaSil