20 Eylül 2011 Salı

bahtiyar / 3.gun


Gözünü Roma'da açmak filan diye şekilli giriş yapabilirdim ama doğruyu söylemekte fayda var.. Saat 04:45 - 05:00 arası yaklaşık 10-15 araba, tahminimce ışıklarda uyuyakalan bir şöförü kornaya uyandırmaya çalıştılar. Bu şekilde uyandım ilk :) Asıl uyanmadan sonra otel sahibi nin kruvasan-kahve kahvaltı ikramını kabul edip doktoru uyandırdık. Biz Olcay'la kısa bir tur atarken o da işlerini halletti, çıktık yola. Ver elini Porta Pia, Teatro dell' Opera, Santa Maria Maggiore, Giardini Piazza Vittorio, Palazzo delle Esposizioni, S. Pietro in Vincoli, Colosseo ve bilumum tarihi turistik mekan.. fotoğraf çekmesi, gelip sohbet etmesi, barış işareti yapmaları.. Roma'da meşhuruz kısaca. En sonunda attık kendimizi Vatikan'a. Giydik uzun donlarımızı, hacı olacağız ya hani :)

Müthiş mimari, tek başına eşsiz bir sanat eseri. Heykel, resim, mimari.. Hepsinden fazlasıyla nasibini almış. Tepeden de bir manzarası var, inanılmaz! Benim dönüşüm biraz garip oldu, arabanın yanında 14:30'da buluşacaktık, ben çıkarken birisinin klostrofobisi tutmuş, tıkandı merdivenler, tepede 5 dakika kalıp geri dönüş merdivenlerini koşarak inmeye başladım.  Sanırım pek alışılagelmiş bir durum değildi, güvenlik durdurup üzerimi aradı! Cepçi ya da kapkaççı sandılar heralde. Medeni bie avrupa ülkesinde, hele hele Vatikan'da hırsız ne arar diye düşündüm bir an. Yanıldığımı arabanın yanına gidince anladım. Birisi arka kapıyı (bagaj) zorlamış, kilidin içine tornaviida benzeri bir cisim sokmuş! O esnada sadece zorlayıp denemişler diye düşünmüştüm ama işin boyutu denize girmek için durduğumuz Santa Marinella'daki Banzai Green Camping'de ortaya çıktı. Kopukluk olmasın, Vatikan'dan çıkıp direk yola düştük, yolda Olcay sağ kapı kelebek camının kırık olduğunu farketti. Kamp alannına indiğimizde ise kelebek camının menteşesinin bilerek kırıldığı, ordan tornavida benzeri bir aletle klebeğin yerinden çıkarılıp içeri girilmeye çalışıldığını farkettik. Boyada zarar, kelebek işlevsiz.. Çok canım sıkıldı çok! Müdaadenizle yazıma burada bir şiirle ara vermek istiyorum:

Ulan Vatikan'daki ibne hırsızlar
Size bir soru sorabilir miyim?
Ne istediniz kelebek camından
Mahsuru yoksa öğrenebilir miyim?

İçeride 3 çanta, en fazla kirli donlar
Ne bulacaktınız sanki? 5 milyon dolar?
Bir kilidi açamayan gerizekalı hırsızlar
Belli, babanız çok, birisi ben olabilir miyim?

Şair bahto derler benim adıma
Selam söyle o muhterem anana
Seni gördüğümde vites topuzuna
Kuru kuruya oturtabilir miyim?

Neyse kamp yerinde hemen üzerimizi değişip denize.. İşin açığı benim pek hoşuma gitmedi deniz. Çok taşlı. Ayakta durulmuyor, sığ olduğu için yüzülmüyor da.. Elim ayağım her tarafım kesildi. Doktor daha fena kesmiş, hemen orta büyüklükte bi pansuman yaptı kendine. Hani yeni doktor ya, hevesli tabi. Kamp yerinden çıktığımızda bütün neşemiz yerine geldi. Yol üzerinde bir markete uğradık, aldık malzemelerimizi, mis gibi sandviç. Eee sürekli pizza da yenilmez.

Yeniden yola koyulduk. Livorno'ya direksiyonda girmek isteyen uğur muradına erdi. Park etme konusunda çalışması lazım bence. Tamam olabilir, park edemiyorsundur, peki esrarkeş-hapçı Pakistanlı çaçaları neden musallat ediyorsun be adam? Livorno stadını sormaya gittiği dükkandan bi çıktı elemanlar dışarı, tipler bozuk, gözler kayık.. Çizdiriyoduk onun yüzünden kestaneyi. Arkadan bi Türk dönerci koşarak gelip "abi uzaklaşın, bulaşmayın" dedi, biz topuk! Araya araya bulduk stadı. Hiç benim beklediğim gibi değildi açıkçası. Stadın dışından, etrafından veya herhangi bir yerinden hangi takıma ait olduğu belli olmuyor. Hemen yanıbaşında evler filan. Ve özellikle dış yüzeyi aşırı bakımsız! Artık tek bir aksesuarı var, o da Buswagen sticker'ı. O esnada doktor başladı yok hediyelik soralım, yok belki yerlerde bilet buluru filan, dinlemedik bastık Pisa'ya doğru. Gece saat 22:30, benzinlikler bile kapalı, sadece bela var sokaklarda, hediyelik.. Adamların tipini görsen kafa derim karısına hediyelik kemer olur!

Saat 12'ye gelirken Pisa'da kulenin yamacındaydık. Fotoğraf filan.. Ben size söyleyim, devrilecek o. Mimar son geceye bırakmış çizimi, unutmuş birşeyleri. Çok belli! Neyse bulduk taş gibi manzarayı, dedik bari kısa bi kamp yapalım. Çektik daha bi yakınına; sandviç, kahve.. Nasıl keyifli ama! üvenlik gelip ne yaptığımızı sordu. Çay - kahve içiyoruz dedik. Baya bi şaşırdı, şaşırdığını belli etti ve gitti.Biz 15-20 dakika daha oturup toparlandık, yola çıkıcaz, sokağın başında 2 polis arabası etrafımızı çevirdi. Işıkları yaktılar gözümüze! Pasaportlar alındı! Elemanlarda sıfır ingilice. Gelip tek tek "you are turist?" diye soruyorlar. Değişik tek soru "where you sleep?" oldu. Biraz karmaşık şekilde cevap verdim. "Ha you are turist" deyip gitti. Bi 15 dakika bekletip gittiler, böylece 3. gün de bitti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder