23 Eylül 2011 Cuma

olcay / 21 eylül


08:30 a doğru feribottan inip yağmurlu havada adaya çıkıyoruz. Yine gümrükte herhangi aksilikle karşılaşmadık. 4-5 yıldır İngiltere' ye gelmediğimden trafiğin akışına bir zorluk çekiyorum ama Londra'ya doğru giden otoyola girdiğimizde yavaş yavaş alışıyorum. Hava bizim bu aylarda pek alışkın olmadığımız cinsten. Sabah oldukça serin ve sürekli yağan çok ince yağmur var. Kısa feribot yolculuğunda da uymamadığımdan uygun ve güvenli bir benzin istasyonuna ulaşmaya çalışıyoruz. Karavanın kalorifer sistemi şaşılacak ve beklenmiyecek düzelde çok çok iyi ısıtıyor. 40-50 km sonra bir benzin istasyonunda mola verip birkaç saat uyumaya çalışıyoruz. Sabah 8 gibi uyanıp, biere kahveden sonra yağmur altında ertediğimiz bakımımızı yapmaya hazırız. Yalnız dün Paris'te 20/50 herhangi bir marka bulamamıştık. Ustamıza Recep' e danışıp en yakın yağ olan 15-40 madevi yağdan 4 lt almıştık. Bakıma başladık fakat, ayarları pek tutturamadık. Hemen en yakın suflörlerimizden anında taktikleri aldıktan sonra bir süre bocalayarak 2-3 saatte yağı değiştirip sübap ayarlarının becerdik. Yola tekrar çıktığımızda distribütor ayarını pek beceremediğimizi fark edince ne yağmur altında ne de ters trafikte bakmak istemedik. Yaklaşık 1,5 saat sonra Greenwich yakınlarında Dublin' e uçak bilet bulabilmek için hem mola verdik hemde güneş açtığından şu beceremediğimiz ayarı düzeltmek istedik. Kısa sürede tüm işlerimiz hallolunca merkeze yani West End bölgesine doğru yola koyulduk. Yol üzerinde rastladığımız lastikçi 5-10 dakikada çivi giren lastiğimizi tamir etti. Merkez ulaştığımızda çokta yoğun bir trafikle karşılamadık. Bahtiyar ve Uğur bir yandan çevreyi seyrediken bir yandan da yoğun bir şekilde fotograf çekiyorlardı. Bu şehirde bulunduğum zamanlarda defalarca gittiğim yerleri bizimkilere hızlı bir turla gezdiriyordum. Westminister, Big Ben, London Dungen, Tower Bridge, London Eye ardından Trafalgar Square.. Artık çok yorulmuş ve açıkmıştık ama aracımıza güvenli ve kapalı otopark bulmaya çalışıyorduk. 3. bölgeye kadar çıktığımızda bile hala çok pahalıydı otoparklar. Havaalanında gidip gelme ücretlerini de düşününce tekrar merkeze doğru daha önce baktığımız otoparklardan birine dönmeye karar verdik. Londra' da gezilecek, görülecek çok yer var ama vakitte geç olduğundan bu bölgede kalmaya karar veriyoruz. Otoparktan çıktıktan sonra Picadilly Circus' tan geçip çin mahallesindeki restoranlardan birine girdik. Londra için çok uygun bir fiyata çin yemeğinden sonra biraz daha dolaşıp havaalanına gitmeye karar verdik. West End' de pek çok yer birbirine yakın olduğundan ilk önce Lecister Square'dan geçip Coven Garden' a yürüyüp, her zaman çok renkli olan Soho' nun kalabalık sokaklarında yürüdük. Buraya Edingbrugh dönüşü tekrar gelicez zira Ahmet'in karavanı için sipraişleri var. Bu arada bir arkadaşının iş yerine gelecek siparişler. İngilizlerin Tube bizim metro dediğimiz toplu taşıma ile Heatrow havaalanı Terminal 1 geldik. Bu terminal iç hatlarda uçtuğundan gecenin bu saatinde pek kimse yok. Bekliyenlerde uyunabilecek tüm bankları işgal etmişler. Dublin'e uçağımız sabaha karşı. Uykumuz çok ama uyuyacak pek yer yok. Vakit geçirmek için bu terminale göre çok daha hareketli olan Terminal 4' de gitmeye çalıştım fakat geç saatlerde terminaller arası geçiş yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder