20 Eylül 2011 Salı

olcay / 18 eylül


Karavan için dün akşam bıraktığımız yere otopark parasını ödedik ama vakit kaybetmemek için Colossoe yakınına araçla birlikte gidiyoruz, sabah aldığımız otopark bileti her yerde geçerli. Tam bir tur atıp bol bol fotograf çektikten sonra Vatikan' a gidiyoruz. Listemize bir ülke daha ekledik şimdi.Vatikan'da da yorucu merdivenlerden sonra soluk soluğa vardığımızda karavanın kilitlerinin kurcalandığını fark ediyor Bahtiyar. Bu sıcakta canımız sıkılıyor ama ucuz atlattık aracımız sağlam ve çalınan her hangi bir şeyimiz yok. Yola çıkınca sağ kelebek camınında zorlanarak menteşesinin kırıldığını gördük. Endişemiz bundan sonra biraz daha artıyor. Her gittiğimiz yerde artık daha da dikkatliyiz. Yavaş yavaş Roma'dan ayrılıyoruz. Rotamız ilk önce Livorno sonra Pisa. Roma dışında biraz serinlemek ve soluk almak için deniz kıyısında mola verdik. Sezon sonu olduğundan ortalık çok sakin. Deniz suyu çok güzel ama sahil çok taşlı ve sığ. Kısa sürede denizden durduğumuz plaja geri döndük. İştemeci bayanın oldukça ilgisini çekti karavanımız, rotamız hakkından biraz lafladıktan sonra yola koyuluyoruz. Livorno'ya vardığımızda geç olmuştu, vakit kaybetmeden Livorno futbol takımının maçlarını oynadığı stadı biraz aradıktan sonra buluyoruz. Hepimizde biraz hayal kırıklığı var. Beklediğimiz gibi değil. Stat önünde fotograf çekip stickerımızı yapıştırıp yola devam ediyoruz. Oysa ki Livorno forması ve atkısı alacaktık, hevesimiz kursağımızda kaldı resmen. Pisa' da sora sora kuleyi arıyoruz ama bu İtalyanların turistik yerlerde bile ingilzce bilmemesi tuhaf. Zorlukla bulduktan sonra hemen fotograf çekiyoruz zira neredeyse gece yarısı ve yağmur var. Kule bahçe girişine park edip Roma'da marketten aldıklarımızla sandöviç yapıp karnımızı doyuruyoruz. Kahvede iyi geldi. Tam ayrılacakken İtalyan polisleri önümüzü kesiyor 2 araçla birden. İri yarı polisinde pek ingilizcesi yok. Kıt ingilizcesiyle pasaportlarımızı alıp araçlarına gidiyor. Hiç endişeli değiliz bu durumdan çünkü merakını giderecek, bizi sorgulayacak kadar hiç ingilizcesi yok. 10 dakika sonra pasaportlarımızı geri veriyor. Yavaş yavaş yağmurda artıyor, arkaya uyumak için geçiyorum. Bahtiyar direksiyon başında. Gece 2 den sonra direksiyona ben geçiyorum, Uğur arkada, Bahtiyar da yan koltukkta uyuyacak. Otoyol çok düzgün fakat çok tır var. Diğer taraftan sürekli tünellere girip çıkıyorum. Bir saat aralıklarla otoyol üzerindeki benzinliklerde kahve molası verip tuvaletleri kullanıyorum. Artık hava bozuldu, oldukça serin. Sabaha doğru Milano'yu dışından geçtikten sonra Bahtiyar ve Uğur kalkıyorlar.

1 yorum:

  1. Hımm İtalya'da araba park etmek sakat işmiş. Aslında scooter kiralasanız güzel olurmuş. Romanın altını üstünü getirirdiniz :) Bu livorno'nun ne esprisi var anlamadım gerçi :)

    YanıtlaSil