15 Eylül 2011 Perşembe

bahtiyar / gitmeden..

İşte geldi çattı zaman. Uzun süredir bekliyordum ve sonunda oluyor. herşey hazır, tüm listeler tamamlandı ve yolculuğun başlamasına saatler kaldı. Son gece, uyumam gerekiyor fakat nafile. Kafamdan herşeyi bir kez daha gözden geçiriyorum, eksik yok gibi..

Bireysel olarak düşünürsem sanırım üniversite yıllarında başlamıştı bu arkadaşlarla uzun bir gezi. Bora, Doruk ve ben çok konuştuk İrlanda'ya gitmek üzerine. Çok hayal kurduk. Sonra interrail akımı başladı, bir o kadar da onun hayalini kurduk. Okul bitti, öğrenciyken çalışmak için gittiğim Amerika'ya gitmeyi istedim hep. Alaska'dan başlayıp New York'da bitecek bir backpack ya da karavan yolculuğu. En çok isteyen ve hevesli olan Bora&Ezgi çifti bir de Olcay'dı. Bir akşam o kadar çok konuştuk ki Bora ve Ezgiyle Amerika konusunu, 2 gün sürdü etkisi. Sanırım tamamen hayal olarak düşündük ki hazırlık aşamasındayken erteleme kararı aldık. Kısaca "yemedi"... Sonra Olcay'la konuşmaya başladık, "hadi" dedi Olcay. "Gidelim!" Sonra doktor şahit oldu bir gün tesadüden, "varım" dedi, izin nasıl alırım, o kadar izin vermezler filan derken caydı..

Olcay ve ben başladık araştırmaya; rotanın kabasını çıkardık, tahmini gün sayısı, kiralık karavan fiyatları derken uçak bileti fiyatı caydırdı. O esnada herşey çok hızlı gelişti. Olcay "o bilete vereceğimiz parayla Avrupa'da bir sürü ülke gezeriz" dedi, ben "Avrupa'da gitmediğim ülke az, bu saatten sonra gidersem arabayla giderim" dedim, Olcay da "o zaman arabayla gidelim" dedi ve zaten ortak westfalia arayan biz, başladık daha ciddi aramaya. Ahmocan'ın arabasını satacağı aklımızın ucundan bile geçmezken bir kuş fısıldadı, ertesi gün konuşuldu filan derken Ahmo'nun noktayı koyan cümlesi "gelin alın arabayı. Ha bir de gelirken viski getirin".
Aldıktan sonra ciddi ciddi fizibilite çalışmalarına başladık biz. Buluşup bilgisayar başında rota çizmeler, oturup konuşmalar, ülke ve rota analizi, araba ve teknik durum, bize lazım olacaklar, eksiklerimiz.. çok rakı içip çok kafa patlattık o zamanlar. Birbirimize attığımız e-mail'in, telefonda konuştuğumuz dakikaların haddi hesabı yok. İş bölümü yaptık kendi aramızda, madde madde çizdik sonra üstlerini. Yalan yok, çok uzun süre hayal gibi geldi bana.. Sanki hep bir yerde tıkanacakmışız gibi. Ama hazırlıklara, kafa patlatmaya ve bu bahaneyle rakıları yuvarlamaya devam ettik. Derken doktor tekrar sahnede göründü. Dedi ki "varım!". Hep takılacağımı düşündüğüm konularda herşey son derece güzel ve yolunda gitti. Hele ki çalıştığım işyerinden izin alma konusu... İsim saymak istemiyorum (tv programından akrabasına selam gönderen insanlar gibi) bu gezinin oluşmasında büyük emeği var onların, sağolsunlar!

Teknik anlamda mükemmele yakın bir kondisyona getirdik arabayı. Öyle ki yakıt tüketimi fabrika verisinden daha az! Fabrikaya gidince mühendislere konferans vermeyi düşünüyorum :) Elden geçmeyen ve kontrolü yapılmayan hiçbir yeri kalmadı gibi. Ekipman konusunda yine süper başarılıyız, ihtiyacımız olabilecek herşey minimum yer kaplıyor ve ortalıkta hiçbirşey görünmüyor. Sağlık çantamız gezici ambulans kapasitesinde. Ama kolay olmadı bunlar. 3 ay gibi bir süre boyunca her gün birşeyler hallettik.

İşin maddi boyutu biraz karışık. O pahalıya gelecek diye vazgeçtiğimiz Amerika gezisinin 3 katı filan oldu heralde. Sevindirici kısımları da var, Olcayın, benim kumbaralar artı arabanın torpidosundan çıkan bozuk paralar İtalya'ya kadar götürecek benzin parası etti. Doktor daha tümletmedi sanırım, onu da sayarsak Parise gidiş bedavaya gelecek gibi..

Biraz önce yerden yaklaşık 10 kilometre yukarıdan gideceğimiz rotayı izledim. Ne güzel görünüyor İtalya'nın ışıkları! İyiki diyorum. İyiki! Daha bir heyecanlıyım şimdi. Bekle bizi Avrupa!

2 yorum:

  1. Güzel hikaye olmuş. Her gün bir yorum bekliyoruz demek düşüyor bize de...

    YanıtlaSil
  2. yolunuz açık olsun...

    Bahtiyar, kardeşim, yazında bizden bahsetmen çok duygulandırdı beni :)

    YanıtlaSil