23 Eylül 2011 Cuma

olcay / 22 eylül


50 dakikalık yolculuğu uyuyarak geçirdikten sonra Dublin'e iniyoruz. 2 ülkenin aralarında yaptığı anlaşmalardan dolayı herhangi bir ülke vizesine sahip olanlara verilen kısa süreli kalış iznini Birleşik Krallık vizesiyle kullanıyoruz. Gümrük görevlisi hiç sorun çıkarmadan hatta Dublin için tavsiyelerde bulunarak beni ülkesine alıyor. Bugün Guinness birasının kurucusu için şehirde kutlama varmış. Hatta çok ünlü bir pub' a da gitmemizi söyledi. Havaalınında biraz dinlenmeğe ve Edingburgh'a bilet için braz kalıyoruz. Şehre vardığımızda da Edingburgh'tan Londra'ya bilet bakıyoruz. Bu sefer yolculuk otobüs ile olacak. Aslında çok iyi 9 saatlik yolculukta biraz daha fazla uyuma ve dinleme fırsatımız olabilir. Yemek faslından sonra havaalanından aldığımız şehir haritası ve bilgilerle şehri yürüyerek gezmeye başlıyoruz. Zira çokta büyük şehir değil ve görülecek tüm yerler birbirine oldukça yakın. Yalnız alış veriş için çok tehlikeli, çebimizi tamamen boşaltabilir. Siyah bira (ale) fabrikası Guinness fabrikasına doğru yürüyoruz, bir yandan da turistik mağazalara bakıyoruz hep birlikte. Almak istediğimiz çok şey var ama kendimizi de konturol etmememiz lazım. Bakına bakına yaklaşık yarım saatlik yürüyüşle büyük bira fabrikasına giriyoruz. Guinness'in geçmişini ve eski üretimini meraklılarına aktardığı müzeyi bir solukta bitirip çatı katına ulaşıyoruz. Herkes elinde Guinness birası içip laflıyor. Bu birayı bildiğimden fabrikaya gelmişken 2 pint birayı çabucak bitiriyorum. Diğer taraftan müzede Arthur için akşam 6'da kutlama hazırlıkları var. Dışarıda da daha şimdiden partiye davetliler sıra olmuş bekliyorlar. Yavaş yavaş şehrin merkezine dönmeye ve ufak tefek beğendiklerimiz almaya çalışıyoruz. Özellikle ben çok yorgun ve uykusuzum. Hostel bulmaya ve 4-5 saatte olsa uyumaya karar veriyorum. Bahtiyar ve Uğur şehrin Arthur için yapacağı kutlamaya gidecekler. Hostelde duştan sonra resmen pestilim çıkmış vaziyette hemen uyuyorum tabiki. Resepsiyona arkaşlarımın geleceğini ve 23:30 gibi beni uyandırmaları için not bırakıyorum. 00:15 gibi havaalanındayız. Bahtiyar ve Uğur Heatrow' a göre burada daha konforlu uyuyorlar. Edinburgh uçağı 06:35'te.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder